|
Valeran'ýn Günlüðü - 6 (yazan: spaceman)
|
|
 Tomas ile edebiyat ve okuma sanatýna çalýþmaya baþlayalý neredeyse 5 ay olmuþtu. Artýk sadece üvey babam deðil, ayný anda hocam ve hayat öðretmenim olmuþtu. Bir insanýn üvey babasýndan, gerçek babasýndan bile göremeyeceði kadar iyilik ve incelik görmesi belirli bir yaþtan sonra aðýr bir yük haline geliyor. Daha 16 yaþýnda anlam ve deðer yargýlarým fazlasý ile geliþmiþti. Tomas'ýn yaptýðý iyilikler karþýlýksýz kalmayacaktý. Daha içimde büyüyen duygusal borcu nasýl ödeyeceðimi bilmiyordum. Ama bir þekilde, birgün önüme çýkacaktý elbet bir fýrsat.
Artýk handa her türlü iþi yapýyor, iki kat daha sýký çalýþýyordum. Çalýþtýðým zamanlar kalbimden bir aðýrlýk kalkýyordu sanki. Sözlerle ifade etmediysede, çalýþmamdan memnun olduðunu ve benimle gurur duyduðunu biliyordum Tomas'ýn. O zamanýn þartlarýnda elimden gelen tek þey bu idi. Kalbimdeki aðýrlýðýn bir nedeni daha vardý. Hepsinden daha aðýr, ama hepsinden daha tatlý, Anita. Gece gündüz ayný ortamda bulunmak ve anlaþarak çalýþmak ikimizi de duygusal anlamda çok yoruyordu. Bazen gece geç vakitlerde mutfakta yalnýz olduðumda yada erzak çýkarmak için mahsene indiðim zaman, aniden önüme çýkar ve o yeþil, alev gibi gözleri ile tüm vücudumdaki kaný kaynatýrdý. O gözler! Bütün dünyayý arkanýza alýn ve önünüze bir ayna koyup, aynaya bakýn. Ýþte benim o gözlerde gördüðüm dünya. Keþfetmenin sona ermediði, aklýn sýnýrsýz olduðu bir diyar görüyordum o gözlerde. Ve bana yaklaþtýkça o yeþil dünyanýn içine dalýp gidiyordum. Beni öptüðünde o sonsuz diyara beni çekip hapsederdi. Bir insan hapsedilmekten bu kadar zevk alamazdý. Ne yazýk ki yaþadýðýmýz aþk da baþlý baþýna dipsiz bir zindandý. Tuzak dolu koridorlarda gezinen hýrsýzlar gibiydik hanýn içinde. Göz göze geldiðimiz her andan sonra etrafýmýzý kontrol ediyor, her öpüþmemizi en ufak seste yarýda kesiyorduk. Ýkimizde bir felaketin yakýn olduðunu içimizde bir yerlerde hissediyorduk. Bizi kasýp kavuracak bir kasýrga bize doðru geliyordu. Göremediðimiz ama hissedebildiðimiz bir fýrtýna ve þu an fýrtýna öncesi sessizlik hükümdü ikimizin dünyasýna. Tomas'tan böyle bir þeyi saklamak kendimi cezalandýrmaktan baþka bir þey deðildi. Acýnýzý, nefretinizi en ufak bir kutuya sýðdýrabilirsiniz. Ama aþkýnýz dünyalara sýðmaz. Dünyalara sýðmayan bir þeyi kim saklayabilir ki? Böyle güzel, huzur dolu bir þeyi sakladýðýmýz için mi o kadar yoðundu acaba? 16 yaþýnda bir çocuk bunun cevabýný nerden bilebilirdi ki. Ama artýk bir önemi kalmamýþtý.
Kýþ mevsiminin en soðuk ve en karanlýk gecelerinden birisiydi. Ve böyle günlerde, han en sýcak günlerini yaþýyordu. Isýnmak için gelen giden çoktu. Þömine baþýnda ýsýnanlar, içki ile ýsýnanlar ve battaniyelerle ýsýnanlar. Güneþ battýktan sonra dolan han artýk ýsýnmak için deðil, sýcaklýðý paylaþmak için mükemmel bir yer haline geliyordu. Hayatýnýzda görebileceðiniz en ilginç þeyleri görebilir, en inanýlmaz þeyleri duyabilirsiniz soðuk kýþ gecelerinde. Ama bu gece diðer bütün gecelerden farklýydý. Sorunlarýma sorun katan, aklýmý ve hislerimi bulandýran bir korku vardý bu gece içimde. Gecenin erken olduðu saatlerde mutfakta ön hazýrlýklar yapýyor, mahsen ve erzak depolarýndan gerekli þarap, bira ve yiyecekleri hazýrlýyordum. Mutfakta iþim bitince, yarý dolu haný gözden geçirerek yapýlmasý gereken iþleri kafamda sýraya dizmeye baþlamýþtým. Ýþime konsantre olup içimde beni sýrtýnýzda kaþýyamadýðýnýz nokta gibi, eriþemediðim, göremediðim sýkýntýmý durmadan bir þeylerle uðraþýp meþguliyet ile boðmaya çalýþýyordum. Masalarý silmeye ve sandalyeleri dizmeye baþladýðým sýrada hana ilk kalabalýk gurup giriyordu bile. Pelerinleri kar ile kaplý 4 adam içeriye yavaþ adýmlarla girdiler ve þömineye en yakýn masaya doðru yürümeye baþladýlar. Masanýn dolu olduðunun farkýnda olduklarýndan emindim. Her handa olduðu gibi bu handa da arada bir kavgalar, tartýþmalar ve tatsýz olaylar olurdu elbette. Bela sezmeye baþlamýþtým bile. 4 adamýn arkasýndan yavaþça ilerledim ve biraz yana çekilerek dolu masada oturanlara bir göz attým. Pek sorun çýkartacak tiplere benzemiyorlardý. Sadece 3 kiþilerdi ve fazla içmemiþlerdi. Sakin ve keyifleri yerinde neþeli insanlara benziyorlardý. Yeni gelen guruptan biri biraz sað tarafa doðru hareket edince korktuðum þeyin olabileceðini anladým. Masaya sonradan bir cuce katýlmýþtý. Ýki yýllýk han tecrübemde en iyi bildiðim þey, eðer bir cuce bir handa ise, kesin sarhoþtur ve kavga etmek için bahane arar. Masanýn baþýna heykel gibi dikilen dört adama kafalarýný çeviren 3 insan ve suratý kýl, saç, koca bir burun ve sakaldan gözükmeyen dwarf, yeni gelen müþterileri süzmeye baþladýlar. Adamlardan biri pelerinin kapþonunu indirdi ve omuzlarýndaki karý elleri ile saða sola silkti.  Adamýn suratýný gören masa sahipleri direk ayaða kalkarak aralarýndan biri "Buyurun Düküm! Bizde tam yan masaya geçiyorduk!" diyerek masayý yeni gelenlere devretti. Cuce bile sadece biraz homurdandý ve yan masaya oturdu. Tek kelime etmeden masaya oturan yabancýlar teker teker pelerinlerini çýkartarak etraflarýna bakýnmaya baþladýlar. Birkaç saniye sonra kendime geldim ve hýzlý adýmlarla adamlarýn yanýna doðru ilerledim. "Aha! Bende tam buradaki iyi servis hakkýndaki düþüncelerimi deðiþtirecektim. Þu kapþonlarý kuruyabilecekleri bir yere as. Astýktan sonra da boþ ellerle geri gelme. En iyi þarabýnýzdan ve en lezzetli etinizden getir. Ah unutmadan... Þu Tomas denen adamý da çaðýr. Dükümüz görüþecek kendileri ile!" Bana sýrtý dönük bir þekilde öne doðru eðilmiþ ve ellerini ateþe doðru tutarak ýsýnmaya çalýþan adamýn dük olduðu giyindiði pelerin ve kalçasýndaki uzun, kraliyet armasý gravürlü uzun kilicindan anlaþýlýyordu. "Tabi efendim!" diyerek pelerinleri adamýn elinden alarak þöminenin yanýndaki kurulama askýsýna astým. Arkama dönüp dükün direk suratýna bakmak küstahlýk olur kararýna vardým ve mutfaða yöneldim. Gerekli erzaklarý daha önceden çýkarmama raðmen, istenilen en iyi þaraplardan bir tanesini bulmak için mahsene bir daha inerek arka raflardan ufak, tozlu bir þarap varili çýkardým. Varili iyice temizlerken yan taraftaki elfçe odun gravürlerin farkýna vararak, ünlü Tatlý elf þarabý olduðunu anladým. Aþçýlara verilen sipariþi anlatýrken mutfaða Tomas girdi. Biraz fazla heyecanlý duruyordu bu gece. Durmadan hareket ediyor kendi kendisine konuþyordu. "Þömine baþýndaki masada senle görüsmek isteyen biri var." Bir an gözleri yerinden fýrlayýp önündeki çorba kazanýna fýrlayarak sandým. "Geldi, geldi, geldi. Dük geldi sonunda. Ohhh... Bu gece çok önemli bir gece." Daha nedenini soramadan mutfaktan ok gibi uçup gitti Tomas. Ýstenilen et hazýrlanýnca aþçýnýn etin üzerine daha önce hiç görmediðim bir sos döktüðünü gördüm. Hayatýmda kokladýðým en güzel koku olsa gerek o sosun yaydýðý inanýlmaz koku. Kokuyu alýr almaz aðzýmýn sulandýðýný ve karnýmýn gurlamaya baþladýðýný hissettim. Eti ve þarabý alarak ana odaya yöneldim. Tomas þöminenin baþýna bir sandalye çekmiþ, dük ile ateþli bir sohbete dalmýþtý. Elimdekileri masaya yavaþça býrakarak, olabildiðince yavaþ, kulaklarýmý dört açarak muhabbetten bir þeyler anlamaya çalýþtýysam da duyduðum tek þey hayallerin gerçek olduðu ve geleceðin emniyette olduðuydu. Baþka bir istekleri var mý diye sorduðumda, en yakýnýmdaki adam elini gayet asil ve kaba bir þekilde aþaðý yukarý sallayarak "Kaybol!" anlamýna gelen bir iþaretle soruma cevap verdi. Yalnýz ben ele deðil, soruyu sorduðum zaman kafasýný hafifçe bana doðru çeviren düke bakýyordum. Neden beni umursasýn ki? Dükün dikkatini çektiðimi anlayan Tomas, "Sayýn Düküm, üvey oðlumla tanýþmanýzý isterim. Eðer uygun buluyorsanýz tabi." Dükün suratýna bakan Tomas sonunda hafif bir sýrýtýþ ile gözlerini dükten bana yönelterek yanýna gelmemi iþaret etti. Ýçimdeki gizemli fakat rahatsýz edici his, o an doruk noktasýndaydý. Bir þekilde o ortamdan uzaklaþmam gerekiyordu. Yalnýz bu uyarýcý hissin daha kötü bir yönü vardý. Korku ve þüphe arttýkça, merakým da artýyordu. Sakin adýmlarla Tomas'ýn yanýna gelerek yavaþça düke doðru döndüm. Birden burnuma çürük elma ve at dýþkýsý kokusu geldi ve önümdeki adamýn kim olduðunu daha tam yüzüne bakmadan anlamýþtým.
yorumlarýnýzý aþaðýdaki linke yazabilirsiniz:
[link]www.darkredtr.com/mods.php?mod=forum&h=60[/link]
|
|
|
