|
Valeran'ýn Günlüðü - 14 (yazan: spaceman)
|
|
"Belki gelecekte, belki farklý bir dünyada, belki de rüyamýzda..."
Daha fazlasýný yazamadým. Ne yazacaðýmý bilmiyordum çünkü. Notu yataðýmýn üzerine býraktým. Çantamý sýrtladým ve pencereyi açtým. Baca çýkýntýsýyla duvar arasýna ayaklarýmý açarak adým adým aþþaðýya indim. Arkama bir kez olsun bile bakmadan ormana doðru koþmaya baþladým gecenin karanlýðýnda. Stormhaven'a giden yola paralel uzanýyordu orman. Fakat yoldan deðil ormandan gitmek istediðim için ormanýn karanlýðýna býraktým kendimi. Baþýma birþey gelirse gelirdi. Umrumda deðildi pek o an. Ilerki yýllarda ne kadar þanslý olduðumu pek çok durumda anýmsadým yanlýz. Belki de þanstan öte birþeydi. Yolu gözden kaybetmeyecek bir þekilde ormanda ilerliyordum. Önümdeki yeni hayata, kýtanýn en büyük ormanýnda kaybolarak baþlamak istemiyordum.
Gece yeni baþlýyordu. Yolu kullanan birkaç karavan ve gezgin, orman kenarýna kamp ateþleri kurmuþ eðleniyorlardý. Bir an için yanlarýna gidip baþýma gelenleri, arkamda býraktýklarýmý ve bütün duygularýmý anlatmak geldi. Ne de olsa yabancýlardý. Ne ben onlarý ne de onlar beni bir daha görecekti. Fakat vazgeçtim. Yanlýzlýðý seçmekle üzerime aldýðým sorumluluklar vardý. Bunlarýn ne olduðunu o gece anlamaya baþlýyordum. Birçok þeyden vazgeçerek daha çok þey elde etmek için yanlýzdým. Bundan pek emin deðildim. Ama þimdiye kadar kim sonunu bilmediði bir yola kendinden emin bir þekilde baþladý ki? Ben baþýndan bile tam emin deðildim. Hayatýn zorluklarý o gece farklý bir boyuta ulaþmýþtý benim için. Daha önce hiç kafa yormadýðým sorunlar çýkýyordu karþýma. Ilk sorun nasýl uyuyacaktým? Etrafýma bakýnarak uygun bir yer aradým. Nereye bakacaktým ki? Yolun kenarýnda birden bir yatak belirmesini falan bekliyordum herhalde. Ormanýn içine doðru bir kayayý kestirdim gözüme. "Yerde yatmaktan iyidir!" diye düþünerek kayalýða yaklaþtým. Kýsa süren bir incelemeden sonra yatacak baþka bir yer aramaya baþladým.
Kafamý toparlamak için kayanýn dibine çökerek çantamdan bir parça kurumuþ et çýkararak keyifsiz bir þekilde yemeye baþladým. Etrafa bakýnýrken gözüm yerde koþuþturan bir sincaba takýldý. Tuttuðu tohumu açmaya çalýþan ve sonunda baþaran ufak bir sincap. Tohumu açtýktan sonra aðaca çýkarak deliðine girerek kayboldu. Sincabý dikkatlice izledikten sonra aklýma bir fikir geldi. Bitirmediðim kuru eti çantama koyup ayaða kalktým. Çantamý sýrtladým ve aðaca týrmanmaya baþladým. Pek baþarýlý deðildim, fakat birkaç kere düþtükten ve ellerimin büyük bir kýsmýný kesiklerle doldurduktan sonra büyük bir dala ulaþmýþtým. Aðacý, bulunduðum yükseklikten incelemeye baþladýðýmda çatallanan kalýn dallarýn ne kadar saðlam olduðunu gördüm. Yeteri büyüklükte bir çatal bularak, handa çantama koyduðum ince, ama saðlam, bir battaniyeyi üzerine koydum. Battaniyenin uçlarýný ufak dallara baðlýyarak bir hamak oluþturdum. Kendimi -biraz korkarak- üzerine býrakarak beni taþýyacaðýndan emin olduktan sonra rahatça üzerine yattým. Düþüp boynumu kýrabilirdim. En azýndan uykumda acýsýz bir þekilde ölürdüm ve bu bana gayet iyi birþeymiþ gibi geliyordu o zaman. Fazla hareket etmekten çekiniyordum ilk geceler. Fakat zaman ilerledikçe aðaçlarda uyumanýn inceliklerini öðrenecektim. Fakat ilk gecem hepsinden ayrýydý. Uyku problemim yoktu hayatým boyunca. O gece nasýl birþey olduðunu anladým. Bir saða, bir sola dönüyordum durmadan. Yorganý çatala iki kat sardýðým için üzerimi örtecek birþey yoktu ilk baþta. Fakat korktuðum kadar üþümüyordum. Yüksekten gökyüzünü izlemek hayatýmda vazgeçemediðim en büyük zevk ve uyku problemimi çözen ilaçtý. Yýldýzlarýn ve belirli bir döngüde görülen dört ayýn ýþýðý altýnda insan -yada baþka bir varlýk- uykuyu bünyesine davet ediyordu adeta. Gözlerim sonunda kapanmaya baþlýyordu. Ve huzur içinde uyumaya baþladým...
Huzur mu? Huzurdan eser yoktu. Bir insanýn bedeni o kadar aðrýyamazdý. Geçirdiðim en rahatsýz uykudan sonra, bedenimin her kas ve kemiði aðrýyordu. Biraz hareket ederek gerilmeye baþladým. Yarým saatlik bir kendime gelme süresi belirledim kendime. Hiç bu kadar erken uyanmamýþtým. Daha güneþ tam doðmamýþtý bile. Gerilirken etrafýmdaki güzelliði inceliyordum. Soðuk sabah atmosferinde sislerin arasýndan meraklý kafalar gibi fýrlamýþ aðaç tepeleri ve aydýnlanmaya baþlayan gökyüzü nefesimi kesmiþti.
Sanki gerçek dünyaya dönmek istemiyordum. Handaki düþünce ve kararlarým aklýma geldikçe etrafýmdaki herþey aþýrý basit geliyordu. Sanki yýllardýr oynadýðým bir oyun sonunda bitmiþti ve þimdi boþluktaydým. Bu boþluðu dolduracak þeyi arýyordum. Ama önce baþka bir boþluðun doldurulmasý lazýmdý. Karnýmdaki boþluk. Insan tek baþýna yaþayýnca daha mý fazla acýkýyordu acaba? Yorganýmý silkeledikten sonra çantama sokuþturdum. Yavaþça aðaçtan inmeye baþladým. Gayet baþarýlý bir þekilde iniyordum aþþaðýya, ta ki birþey beni aþþaðýya çekene dek. Yere sýrt üstü düþtüm ve ciðerlerimdeki hava tek bir *Uuufffff* ile dýþarý çýktý. Gözlerimi açtýðýmda karþýmda bir Kolcu gördüm. Þaþkýn bir ifade ile bana bakýyordu.
Kolcu: "Ne sabah ama! Bir evden kaçan çocuklarý toplamadýðýmýz kalmýþtý! Kalk ayaða! Ne iþin var burda?"
Valeran: "Niye bu sorgulama? Evden kaçmadým! Merak ettiðiniz buysa tabi."
Kolcu: "Eeeee! Sabahýn bu saatinde bir veledin ormanda iþi olamaz baþka. Annene çiçek toplamaya mý çýktýn yoksa? Hahahaha!"
"Evet çiçek topluyorum. Ama senin annen için!" dememek için kendimi zor tutuyordum. Sýrtýmý adama dönerek ormana yöneldim. Nereye gidecektim þimdi? Ne yiyecektim?
Kolcu: "Ormana girmene izin veremem."
Valeran: "Yokya! Bak da gör izin vermemeni ne kadar takýyorum!"
Kolcu: "Eðer seni birileri arýyorsa ve seni bir daha buralarda görürsem baþýn dertte velet. Ya git ormanda kaybol yada evine git!"
Valeran: "Evime gidiyorum zaten!"
Bu son lafýmý sessizce söylemiþtim. Artýk gidecek bir evim yoktu çünkü. Orman evim olacaktý. Olmasýný istiyordum daha doðrusu. Yürümeye devam ettim. Evimi bulana kadar yürümeye devam ettim.
|
|
|